Vers 1
Nun oğlu Yeşu Şittimden gizlice iki casus gönderdi. "Gidip ülkeyi, özellikle de Erihayı araştırın" dedi. Böylece yola çıkan casuslar, Rahav adında bir fahişenin evine gidip geceyi orada geçirdiler.
Refererte vers
- Heb 11:31 : 31 Fahişe Rahav casusları dostça karşıladığı için imanı sayesinde söz dinlemeyenlerle birlikte öldürülmedi.
- Jas 2:25 : 25 Aynı biçimde, ulakları konuk edip değişik bir yoldan geri gönderen fahişe Rahav da bu eylemiyle aklanmadı mı?
- Num 25:1 : 1 İsrailliler Şittimde yaşarken, erkekleri Moavlı kadınlarla zina etmeye başladı.
- Matt 1:5 : 5 Salmon, Rahavdan doğan Boazın babasıydı, Boaz, Ruttan doğan Ovetin babasıydı, Ovet İşayın babasıydı,
- Matt 10:16 : 16 "İşte, sizi koyunlar gibi kurtların arasına gönderiyorum. Yılan gibi zeki, güvercin gibi saf olun.
- Eph 5:5 : 5 Şunu kesinlikle bilin ki, fuhuş yapanın, pisliğe düşkün olanın ya da putperest demek olan açgözlü kişinin, Mesihin ve Tanrının Egemenliğinde mirası yoktur.
- Num 13:17-21 : 17 Musa, Kenan ülkesini araştırmak üzere onları gönderirken, "Negeve, dağlık bölgeye gidin" dedi, 18 "Nasıl bir ülke olduğunu, orada yaşayan halkın güçlü mü zayıf mı, çok mu az mı olduğunu öğrenin. 19 Yaşadıkları ülke iyi mi kötü mü, kentleri nasıl, surlu mu değil mi anlayın. 20 Toprak nasıl? Verimli mi, kıraç mı? Çevre ağaçlık mı, değil mi? Elinizden geleni yapıp orada yetişen meyvelerden getirin." Mevsim üzümün olgunlaşmaya başladığı zamandı. 21 Böylece adamlar yola çıkıp ülkeyi Zin Çölünden Levo-Hamata doğru Rehova dek araştırdılar.
- Num 33:49 : 49 Şeria Irmağı boyunca Beythayeşimottan Avel-Haşşittime kadar Moav ovalarında konakladılar.
- Josh 3:1 : 1 Sabah erkenden kalkan Yeşu, bütün İsrail halkıyla birlikte Şittimden yola çıkıp Şeria Irmağına kadar geldi. Irmağı geçmeden orada konakladılar.
- Josh 5:10 : 10 Gilgalda, Eriha ovalarında konaklamış olan İsrail halkı, ayın on dördüncü gününün akşamı Fısıh Bayramını kutladı.
- Josh 6:1-9 : 1 Eriha Kentinin kapıları İsrailliler yüzünden sımsıkı kapatılmıştı. Ne giren vardı, ne de çıkan. 2 RAB Yeşuya, "İşte Erihayı, kralını ve yiğit savaşçılarını senin eline teslim ediyorum" dedi, 3 "Siz savaşçılar, kentin çevresini günde bir kez olmak üzere altı gün dolanacaksınız. 4 Koç boynuzundan yapılmış birer boru taşıyan yedi kâhin sandığın önünden gitsin. Yedinci gün kentin çevresini yedi kez dolanın; bu arada kâhinler borularını çalsınlar. 5 Kâhinlerin koç boynuzu borularını uzun uzun çaldıklarını işittiğinizde, bütün halk yüksek sesle bağırsın. O zaman kentin surları çökecek ve herkes bulunduğu yerden dosdoğru kente girecek." 6 Nun oğlu Yeşu kâhinleri çağırıp, "RABbin Antlaşma Sandığını alın" dedi, "Yedi kâhin, ellerinde koç boynuzu borularla sandığın önünde yürüsün." 7 Sonra halka, "Kalkın, kentin çevresini dolanmaya başlayın" dedi, "Silahlı öncüler RABbin Sandığının önünden gitsin." 8 Yeşunun bunları halka söylemesinden sonra, koç boynuzu birer boru taşıyan yedi kâhin borularını çalarak RABbin önünde ilerlemeye başladılar. Onları RABbin Antlaşma Sandığı izliyordu. 9 Silahlı öncüler boru çalan kâhinlerin önünden, artçılar da sandığın arkasından ilerliyor, bu arada borular çalınıyordu. 10 Yeşu halka şu buyruğu verdi: "Savaş naraları atmayın, sesinizi yükseltmeyin. 'Bağırın' diyeceğim güne dek ağzınızdan tek bir söz çıkmasın. Buyruğumu duyunca bağırın." 11 Halk RABbin Sandığıyla birlikte kentin çevresini bir kez dolandı, sonra ordugaha dönüp geceyi orada geçirdi. 12 Ertesi sabah Yeşu erkenden kalktı. Kâhinler de RABbin Sandığını yüklendiler. 13 Koç boynuzu borular taşıyan yedi kâhin RABbin Sandığının önünde ilerliyor, bir yandan da borularını çalıyorlardı. Silahlı öncüler onların önünden gidiyor, artçılar da RABbin Sandığını izliyordu. Bu arada borular sürekli çalınıyordu. 14 Böylece ikinci gün de kentin çevresini bir kez dolanıp ordugaha döndüler. Aynı şeyi altı gün yinelediler. 15 Yedinci gün erkenden, şafak sökerken kalkıp kentin çevresini aynı şekilde yedi kez dolandılar. Kentin çevresini yalnız o gün yedi kez dolandılar. 16 Kâhinler yedinci turda borularını çalınca, Yeşu halka, "Bağırın! RAB kenti size verdi" dedi, 17 "Kent, içindeki her şeyle birlikte, RABbe koşulsuz adanmıştır. Yalnız gönderdiğimiz ulakları saklamış olan fahişe Rahavla evindekiler sağ bırakılacak. 18 Sakın RABbe adanan herhangi bir şeye el sürmeyin. Adadığınız şeyleri alırsanız İsrailin ordugahını felakete ve yıkıma sürüklersiniz. 19 Bütün altınla gümüş, tunç ve demir eşya RABbe ayrılmıştır. Bunlar RABbin hazinesine girecek." 20 Halk bağırmaya başladı, kâhinler de borularını çaldılar. Boru sesini işiten halk daha yüksek sesle bağırdı. Kentin surları çöktü. Herkes bulunduğu yerden dosdoğru kente girdi. Böylece kenti ele geçirdiler. 21 Kadın erkek, genç yaşlı, küçük ve büyük baş hayvanlardan eşeklere dek, kentte ne kadar canlı varsa, hepsini kılıçtan geçirip yok ettiler. 22 Yeşu ülkeye casus olarak gönderdiği iki adama, "O fahişenin evine gidin, ant içtiğiniz gibi, kadını ve bütün yakınlarını dışarı çıkarın" dedi. 23 Eve giren genç casuslar Rahavı, annesini, babasını, erkek kardeşleriyle bütün akrabalarını ve kendisine ait olan her şeyi alıp İsrail ordugahının yakınına getirdiler. 24 Sonra kenti içindekilerle birlikte ateşe verdiler. Ancak altını ve gümüşü, tunç ve demir eşyayı RABbin Tapınağının hazinesine koydular. 25 Yeşu fahişe Rahava, babasının ev halkıyla yakınlarına dokunmadı. Yeşunun Erihayı araştırmak için gönderdiği ulakları saklayan Rahav, bugün de İsraillilerin arasında yaşıyor.
- Judg 18:2 : 2 Böylece kendi boylarından, Sora ve Eştaol kentlerinden beş cesur savaşçıyı toprakları araştırıp bilgi toplamak üzere yola çıkardılar. Onlara, "Gidin, toprakları araştırın" dediler. Adamlar Efrayimin dağlık bölgesinde bulunan Mikanın evine gelip geceyi orada geçirdiler.
- Judg 18:14 : 14 Layiş yöresini araştırmaya gitmiş olan beş adam soydaşlarına, "Bu evlerden birinde bir efod, özel aile putları, bir oyma, bir de dökme put olduğunu biliyor musunuz?" dediler, "Ne yapacağınıza siz karar verin."
- Judg 18:17 : 17 Yöreyi araştırmış olan beş adam içeri girip efodu, özel putları, oyma ve dökme putları aldılar. Kâhinle silah kuşanmış altı yüz kişiyse dış kapının önünde duruyordu.