Hezekiel 33:22
Akşam, Yeruşalimden kaçıp kurtulan adam gelmeden önce, RABbin eli üzerimdeydi, konuşamıyordum. Sabah o yanıma gelmeden RAB dilimi çözdü. Dilim açıldı, artık konuşabilirdim.
Akşam, Yeruşalimden kaçıp kurtulan adam gelmeden önce, RABbin eli üzerimdeydi, konuşamıyordum. Sabah o yanıma gelmeden RAB dilimi çözdü. Dilim açıldı, artık konuşabilirdim.
Bu ayetler, anlam ve bağlama dayalı AI destekli anlamsal benzerlik ile bulunur. Sonuçlar zaman zaman beklenmedik bağlantılar içerebilir.
23RAB bana şöyle seslendi:
21Sürgünlüğümüzün on ikinci yılı, onuncu ayın beşinci günü Yeruşalimden kaçıp kurtulan biri yanıma gelip, "Kent düştü!" dedi.
27O gün dilin çözülecek, kaçıp kurtulanla konuşacak, bir daha suskun olmayacaksın. O gün onlar için bir belirti olacaksın. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar."
22RABbin eli orada üzerimdeydi. Bana, "Kalk, ovaya git" dedi, "Orada seninle konuşacağım."
23Böylece kalkıp ovaya gittim. RABbin görkemi tıpkı Kevar Irmağı kıyısında gördüğüm gibi orada durmaktaydı. Yüzüstü yere yığıldım.
24Ruh içime girdi, beni ayaklarımın üzerinde durdurdu. Benimle şöyle konuştu: "Git, evine kapan.
1Sürgünlüğümüzün yirmi beşinci yılı, yılın başında, ayın onuncu günü, Yeruşalim Kentinin düşüşünün on dördüncü yılı, tam o gün RABbin eli beni yakalayıp oraya götürdü.
15O bunları söyleyince, suskun suskun yere baktım.
16Derken insanoğluna benzeyen biri dudaklarıma dokundu. Ben de ağzımı açıp konuşmaya başladım. Karşımda durana, "Ey efendim, bu görüm yüzünden acı çekiyorum, kendimi toparlayamıyorum" dedim,
17"Ben kulun nasıl seninle konuşayım? Gücüm tükendi, soluğum kesildi."
8Ertesi sabah RAB bana seslendi:
9Sonra RAB elini uzatıp ağzıma dokundu, "İşte sözlerimi ağzına koydum" dedi,
1RABbin eli üzerimdeydi, Ruhuylafç beni dışarı çıkardı, kemiklerle dolu bir ovanın ortasına koydu.
24Görümde Tanrının Ruhu beni yukarı kaldırıp Kildan ülkesindeki sürgünlerin yanına götürdü. Sonra gördüğüm görüm kayboldu.
25Ben de RAB'bin bana gösterdiği her şeyi sürgündekilere anlattım.
13Ama ben bir sağır gibi duymuyorum,Bir dilsiz gibi ağzımı açmıyorum;
14Ruh beni kaldırıp götürdü. RABbin güçlü eli üzerimde olduğu halde, üzüntüyle, öfkeyle gittim.
15Kevar Irmağı kıyısındaki Tel-Abibde yaşayan sürgünlerin yanına geldim. Orada, yaşadıkları yerde onların arasında şaşkınlık içinde yedi gün kaldım.
16Yedi gün sonra RAB bana şöyle seslendi:
26Dilini damağına yapıştıracağım; konuşmayacak, onları paylayamayacaksın. Çünkü bu halk asidir.
27Ama seninle konuştuğumda dilini çözeceğim. Onlara, 'Egemen RAB şöyle diyor' diyeceksin. Dinleyen dinlesin, dinlemeyen dinlemesin. Çünkü bu halk asidir."
4RAB bana şöyle seslendi:
4Yorgunlara sözle destek olmayı bileyim diyeEgemen RAB bana eğitilmişlerin dilini verdi.Eğitilenler gibi dinleyeyim diye kulağımı uyandırır her sabah.
5Egemen RAB kulağımı açtı,Karşı koymadım, geri çekilmedim.
9RAB bana şöyle seslendi:
23RAB bana şöyle seslendi:
9Baktım, bana doğru uzanmış bir el gördüm; içinde tomar halinde bir kitap vardı.
1RAB bana şöyle seslendi:
1RAB bana şöyle seslendi:
9Sustum, açmayacağım ağzımı;Çünkü sensin bunu yapan.
1RAB bana şöyle seslendi:
15RAB bana şöyle seslendi:
8RAB bana şöyle seslendi:
14RAB bana şöyle seslendi:
11RAB bana şöyle seslendi:
8RAB bana şöyle seslendi:
1Yeremya muhafız avlusunda tutukluyken, RAB ona ikinci kez seslendi:
1Sürgünlüğümüzün dokuzuncu yılı, onuncu ayın onuncu günü RAB bana şöyle seslendi:
2Ağzımı açtım açacağım,Söyleyeceklerim dilimin ucunda.
20Bunun üzerine, "RAB bana şöyle seslendi" dedim,
20RAB bana şöyle seslendi:
17Sürgünlüğümüzün yirmi yedinci yılı, birinci ayın birinci günü RAB bana şöyle seslendi:
1RAB bana şöyle seslendi:
1Sürgünlüğümüzün on birinci yılı, üçüncü ayın birinci günü RAB bana şöyle seslendi:
19RAB Yeremyaya şöyle seslendi:
1Sürgünlüğün altıncı yılı, altıncı ayın beşinci günü evde Yahudanın ileri gelenleriyle otururken Egemen RABbin eli bana dokundu.
1Otuzuncu yılda, dördüncü ayın beşinci günü Kevar Irmağı kıyısında sürgünde yaşayanlar arasındayken gökler açıldı, Tanrıdan gelen görümler gördüm.
2RAB o sırada bana seslendi:
1RAB bana şöyle seslendi: