Eyüp 24:8
Dağlara yağan sağanaktan ıslanıyor,Sığınakları olmadığı için kayalara sarılıyorlar.
Dağlara yağan sağanaktan ıslanıyor,Sığınakları olmadığı için kayalara sarılıyorlar.
Bu ayetler, anlam ve bağlama dayalı AI destekli anlamsal benzerlik ile bulunur. Sonuçlar zaman zaman beklenmedik bağlantılar içerebilir.
2İnsanlar sınır taşlarını kaldırıyor,Çaldıkları sürüleri otlatıyorlar.
3Öksüzlerin eşeğini kovuyor,Dul kadının öküzünü rehin alıyorlar.
4Yoksulları yoldan saptırıyor,Ülkenin düşkünlerini gizlenmeye zorluyorlar.
5Bakın, yoksullar çöldeki yaban eşekleri gibiYiyecek bulmak için erkenden işe çıkıyorlar,Çocuklarına yiyeceği kırlar sağlıyor.
6Yemlerini tarlalardan topluyor,Kötülerin bağındaki artıkları eşeliyorlar.
7Geceyi giysisiz, çıplak geçiriyorlar,Örtünecek şeyleri yok soğukta.
9Öksüz memeden uzaklaştırılıyor,Düşkünün bebeği rehin alınıyor.
10Giysisiz, çıplak dolaşıyor,Aç karnına demet taşıyorlar.
11Teraslar arasında zeytin eziyor,Susuzluktan kavrulurkenŞarap için üzüm sıkıyorlar.
5Toplumdan kovuluyorlardı,İnsanlar hırsızmışlar gibi onlara bağırıyordu.
6Korkunç vadilerde, yerdeki deliklerde,Kaya kovuklarında yaşıyorlardı.
7Çalıların arasında anırır,Çalı altında birbirine sokulurlardı.
3Soylular uşaklarını suya gönderiyorlar.Sarnıçlara gidiyor, ama su bulamıyor,Kapları boş dönüyorlar.Aşağılanmış, utanç içinde,Başlarını örtüyorlar.
4Ülke yağmursuz, toprak çatlamış,Irgatlar utanç içinde başlarını örtüyorlar.
14Koca bir gedikten girer gibi ilerliyor,Yıkıntılar arasından üzerime yuvarlanıyorlar.
30O zaman dağlara, 'Üzerimize düşün!' ve tepelere, 'Bizi örtün!' diyecekler.
4Çünkü onların öfkesiDuvara çarpan sağanak gibi yükselince,Sen yoksulun, sıkıntı içindeki düşkünün kalesi,Sağanağa karşı sığınak,Sıcağa karşı gölgelik oldun.
2Her biri rüzgara karşı bir sığınak,Fırtınaya karşı bir barınak, çölde akarsu,Çorak yerde gölge salanBüyük bir kaya gibi olacak.
3Yoksulluktan, açlıktan bitkindiler,Akşam çölde, ıssız çorak yerlerde kök kemiriyorlardı.
18"Ama dağın yıkılıp çöktüğü,Kayanın yerinden taşındığı,
19Giysisi olmadığı için can çekişen biriniYa da örtüsü olmayan bir yoksulu gördüm de,
4Susuzluktan emzikteki bebeklerin dili damağına yapışıyor,Çocuklar ekmek istiyor, veren yok.
5Onlar ki, yemeğin en iyisini yerlerdi,Sokaklarda perişan oldular;Onlar ki, al giysiler içinde büyüdüler,Çöp yığınlarını kapışır oldular.
8Dağları aşıp derelere aktı,Onlar için belirlediğin yerlere doğru.
19Kuraklık ve sıcağın eriyen karı alıp götürdüğü gibiÖlüler diyarı da günahlıları alıp götürür.
19Akın akın gelip derin vadilerde, kaya kovuklarında, dikenli çalılıklarda, otlaklarda konaklayacaklar.
6Bu, bir çardak, gündüzün sıcağına karşı gölge, yağmura, fırtınaya karşı sığınak ve korunak olacak.
23Yağmuru beklercesine beni bekler,Son yağmurları içercesine sözlerimi içerlerdi.
18Yüksek dağlar dağ keçilerinin uğrağı,Kayalar kaya tavşanlarının sığınağıdır.
9Dul kadınları eli boş çevirdin,Öksüzlerin kolunu kanadını kırdın.
21Onları çöllerden geçirirken susuzluk çekmediler,Onlar için sular akıttı kayadan,Kayayı yardı, sular fışkırdı.
19Bizi kovalayanlar gökteki kartallardan çevikti,Dağların üstünde kovaladılar bizi,Çölde bize pusu kurdular.
3Yoksulu ezen yoksul,Ürünü harap eden sağanak yağmur gibidir.
14Kayalık bayırlardanLübnanın karı hiç eksik olur mu?Uzaktan akan soğuk sular hiç kesilir mi?
17Tohumlar keseklerin altında çürüdü,Tahıl yok oldu, Ambarlar boş kaldı, depolar yıkıldı.
18Hayvanlar nasıl da inliyor!Sığır sürüleri çaresiz. Çünkü otlaklar kurudu.Koyun sürüleri perişan oldu.
37Taşlandılar, testereyle biçildiler, kılıçtan geçirilip öldürüldüler. Koyun postu, keçi derisi içinde dolaştılar, yoksulluk çektiler, sıkıntılara uğradılar, baskı gördüler.
38Dünya onlara layık değildi. Çöllerde, dağlarda, mağaralarda, yeraltı oyuklarında dolanıp durdular.
8Sert rüzgara, kasırgaya karşıHemen bir barınak bulurdum."
16Hırsızlar karanlıkta evleri deler,Gündüz gizlenir, ışık nedir bilmezler.
4Maden kuyusunu insanların oturduğu yerden uzakta açar,İnsan ayağının unuttuğu yerlerde,Herkesten uzak iplere sarılıp sallanır.
9Madenci elini çakmak taşına uzatır,Dağları kökünden altüst eder.
17Bu kişiler, susuz pınarlar, fırtınanın dağıttığı sis gibidirler. Onları koyu karanlık bekliyor.
40İnlerine sindikleri,Çalılıkta pusuya yattıkları zaman?
7Yorguna su içirmedin,Açtan ekmeği esirgedin;
6Dulu, garibi boğazlıyor,Öksüzleri öldürüyorlar.
15Çölde kayaları yarmış,Sanki dipsiz kaynaklardanOnlara kana kana su içirmişti.
27Kurak ve ıssız yeri doyursun,Ot bitirsin diye?
10Sarsıldı dağlar seni görünce,Seller her yanı süpürüp geçti.Engin denizler gürledi, dalgalar yükseldi.